top of page

Pergamon Antik Kenti

“KÜÇÜK ASYA’NIN EN ÜNLÜ VE SAYGIDEĞER ŞEHRİ”

Pilinius Secundus (MÖ 1.yy, Tarihçi)

Keşfi ve Arkeolojik Çalışmalar

aa.jpg

Pergamon'da ilk araştırma ve kazı çalışmalarına 1878'de, Batı Anadolu’ya döşenen demiryolunda çalışmak üzere ülkemizde bulunan Alman mühendis Carl Humann’ın kalıntıları bulması üzerine başlanmış. Kazılar ve onarım çalışmaları günümüzde de sürmektedir.

Pergamon’da düzenli kazılar yapılmış, kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmış, buluntularının önemli kısmı burada kurulan Bergama Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu müze Türkiye'nin ilk arkeoloji müzesidir.

2011'de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan antik kent, 2014'te Dünya Mirası olarak tescil edilmiştir.

Şehrin Kurulması

Şehin kurulması ile ilgili üç ayrı hikaye var:

  1. Pergamos, Teuthrania kralını öldürdükten sonra kenti ele geçirmiş ve kendi adını vermiştir.

  2. Teuthrania Kralı Grynos savaşta Pergamos'tan yardım istemiş, zaferden sonra iki kent kurdurarak birine onun onuruna Pergamon, ötekine de Gryneion adını vermiştir.

  3. Büyük İskender’in ölümü üzerine sadık generallerinden biri hazinesini korumak üzere buraya getirtmiş ve en güvendiği adamını Philyteros’u başına dikmiş... General ölünce Philyteros burada kendi krallığını ilan etmiş ve şehri bu parayla inşaa etmiş hatta kendisine yine paralı askerlerle muzzam bir ordu kurmuştur.

UCVT3880.JPG

6 Kral...

Yazılı belgelerde Pergamon'dan ilk kez MÖ 4. yüzyılın başlarında söz edilmiştir. Kent daha sonra MÖ 282 – 133 yılları arasında Pergamon Krallığı'nın başkenti olmuştur. Bu 150 yıl boyunca ülkede altı kral hüküm sürmüştür: Philyteros, I. Eumenes, I. Attalos, II. Eumenes, II. Attalos ve III. Attalos... Son kral Attalos III, hiç varisi olmadığı için topraklarını Roma İmparatorluğu’na bağışlamıştır.

Roma’ya Bağlanması ve Sonrası

Roma hakimiyetine geçen kent İmparatorluğun Asya eyaletinin başkenti olmuştur. MÖ 3. yüyıldan itibaren Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmış ve Bergama yeni bir din, Hıristiyanlık ile tanışmıştır. Bir çok kez işgal edilen şehir 14. yüzyıl başlarında Menteşe Beyliği’ne katılmış, 1345’te Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Picture2.jpg

Pergamon; Yukarı Kent, Aşağı Kent ve Sur Dışı olarak üç ana başlıkta incelenebilir. Yukarı Kent ve Aşağı Kent birlikte Akropolis’i oluştururlar. Bakırçayı'nın suladığı ovaya egemen bir tepenin üzerinde yer alan Akropolis şehrin ismine uygun olarak büyük bir kale görünümündedir. Yapılar teraslama tekniği ile oluşturulan alanlara inşa edilmiştir.

YUKARI ŞEHİR

Saraylar

Akropol'ün en yüksek yerinde Pergamon kralı ve ileri gelenlerinin yaşadığı saraylar inşa edilmiştir. Sütunlu avlular içine yapılan bu yapılardan geriye sadece zeminleri kalmıştır.

kapak 2.jpg
IMG_6421.JPG

Heroon Antik Yunan’da dini törenlerin düzenlendiği, bir Tanrı’ya ya da kahramana adanmış geniş alanlardır. Kalıntıları ana kapıya varmadan soldadır. Pergamon’da Heroon’un hemen yanında Helenistik dönemden kalma bir dizi dükkan da bulunur.

Athena, Pergamon şehrinin koruyucu tanrısı kabul edilir. Bu nedenle tiyatronun terasının üzerindeki, şehirdeki en görkemli tapınak, Athena’ya ithaf edilmiştir. Güneydeki terasta da Zeus Sunağı bulunur. Tapınağın kuzeyinde ise Kütüphane bulunur.

Helenistik dönemden günümüze kalan en güzel eserlerdendir. Pergamon Heykel Okulu’nun en iyi ürünüdür. Sunak, Kral 2. Eumenes’in Galatlara karşı kazandığı zaferi simgeleyen 118 figürle çevrelenmiştir.

Pegamon’dan çıkarılan ve şehrin en önemli kısımlarından olan bu iki yapı; Athena Tapınağı ve Zeus Sunağı, küçük parçalar halinde Almanya’ya kaçırılmış ve orada yeniden birleştirilmiş, Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergilenmektedir. Pergamon’da Athena Tapınağı’nın temel yeri ve Zeus Sunağı’nın sadece giriş merdivenleri kalmıştır.

Dört ana salondan oluşan kütüphane 200.000 kitaplık arşivi ile dönemin en kapsamlı ikinci kütüphanesidir. Kral 2. Eumenes zamanında inşaa edilmiştir. Hikaye o ki, en büyük kitap arşivine sahip İskenderiye Kütüphanesi, Pergamon Kütüphanesi’nin bu kadar hızlı genişlemesinden endişelenip, Pergamon’a Papirüs desteğini kesmiştir. Papirüs: Mısır’da Nil deltası boyunca çokça yetişen Papirüs birkisinden yapılan kağıda benzer bir malzemedir. Bu dönemde yazı yazmak için kullanılan en pratik malzeme budur. Bu kısıtlama Pergamonluları durdurmaz: hayvan derisi kullanarak, benzer bir meteryal üretirler. İsmi de Perşomen olur. Tüm el yazması eserlerinde Parşomen kullanırlar. Pergamon’un Roma’ya devrinden sonra Marcus Antonius, MÖ 41’de tüm kitap arşivini Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya armağan etmiştir.

IMG_6399.JPG

Halkın toplanma yerlerine Agora adı verilir. Pergamon’da yukarı kesimde yeralan Agora’da halk, yöneticiler ile konuşup sorunlarına çözüm arıyor, ya da şehir ile ilgili ihtiyaç ve önerilerini onlarla paylaşabiliyordu. Ayrıca tüm Agora’larda olduğu gibi ticari anlaşmalar ve alış veriş yine burada yapılıyordu. Agora’nın içinde bir de tapınak bulunuyordu. Bugünkü bakışımızla “Agora” halkın sosyalleşme alanıydı.

AYRINTI

Hukuk

Pergamon bir çok yasanın ilk defa yapıldığı ve uygulandığı şehirdir. Kent’in; imar yasası yapılaşmayı kurallara bağlar, çarşı pazar yasası alışverişin esaslarını belirler. Örneğin, müşteri her zaman haklıdır fikrine yakın yasalar kullanmışlardır. Bunların yanısıra, çalışma ilkeleri ve paralı askerliğin şartları ilk defa burada tanımlanmış, çalışanlara toplu sözleşme imkanı ve grev hakkı verilmiştir.

law-311363_640.png

Çok dik bir yamaca kurulan ve setlerle sağlamlaştırılan şehrin en büyük tiyatrosui yaklaşık 10.000 kişiliktir. Ülkemizdeki antik tiyatrolar içinde en fazla oturma sırasına sahip sahnedir. Ahşap, portatif bir sahneye sahiptir. Sadece etkinlik zamanlarında sahne kurulur. Alışılmışın dışında tasarlanmış bu sahne günümüze ulaşmamıştır. Benzer diğer uygarlıklarda popüler olan galadyatör oyunları Pergamon’da görülmez. Onlar tiyatroyu tamamen sanat ve bilim için kullanmıştır. Bu ve diğer üç tiyatroda konserler ve oyunlar sahnelenmiş ve konferanslar düzenlenmiştir.

IMG_6419.JPG
EPHV3341.JPG

AYRINTI

Su Yolu

Bilim, sanat, spor, mimari, hukuk ve savaş konularında üstün başarılar göstermiş, pek çok konuda ilklere imza atmış Pergamonlular şehirlerine su getirme konusunda da dehalarını sergilemiş, Madra Dağı’ndan başlayıp Pergamon’a kadar uzanan bir su yolu inşa etmişler: 1100 metre yükseklikten çıkan su, önce 68 metre yükseklikteki şehre iniyor daha sonra  336 metre yüksekteki Akropolis’e kadar tekrar çıkıyor. Suyun hızla aşağı dökülürken kazandığı ivme ile suyun istenilen yüksekliğe çıkması sağlanıyor. Bu sistem için 45 kilometre su kemeri ve 240.000 toprak künk kullanılmış. Ayrıca su yolunda meydana gelebilecek aksaklıklar için 40 kadar sarnıç da inşa edilmiş.

Ön yüzünde sütunlar bulunan ve 25 basamakla çıkılan Tapınak andezit taştan inşa edilmiştir. Roma Döneminde restore edilen yapı bu yenileme sırasında mermerle kaplanmıştır. Sunağı ile beraber korunmuş bir şekilde yer üstüne çıkarılan Tapınak, diğer önemli ve korunmuş yapılar gibi Berlin’e kaçırılmış ve orada sergilenmektedir.

Roma İmparatoru Hadrianus’un, ölen selefi İmparator Traianus için, Pergamon’a geldiğinde yaptırdığı Tapınak’tır. MS 125’te yapılan tapınak diğer yapılara kıyasla çok daha yenidir. Sütunları daha sonradan ayağa kaldırılmıştır. Bu tapınağın içinde yer alan kıymetli heykeller de Almanya’ya kaçırılmıştır.

Picture1.jpg

AŞAĞI ŞEHİR

Kralın, üst düzey yöneticilerin, komutanların, bilim insanları ve sanatçıların yaşadığı şehrin en önemli mabetleri ve binalarının yer aldığı Yukarı Kent’ten Aşağı Kent’e geldiğimizde, halka hizmet eden yapılarla karşılaşırız. Halka açık tapınaklar, spor alanları, akademiler...

IMG_6471.JPG

Aşağı Kent’in en önemli yapısıdır. Adak ve armağan kurbanları için bir sunak, bir çeşme ve 10 sıralı oturma düzeni ile yaklaşık 600 kişinin aynı anda ibadet edebileceği bir ibadet alanıdır.

Gymnasium (Eng): Spor Salonu (Tr)

Şehrin spor kompleksidir. En büyüğü 1000 kişilik üç ayrı teras üzerine kurulmuş olan alanda aynı anda üç ayrı aktivite düzenlenebilirmiş. Dönemin favori oyunları, olimpiyatlardan da aşina olduğumuz; güreş, disk atma, uzun atlamanın yanı sıra, tabi ki, 212 metrelik bir de koşu parkuru vardır. Gymnasium yarışmalara müsabakalara ev sahipliği yapmanın yanı sıra sporcuların eğitiminin de yapıldığı bir spor akademisi konumundadır. Ayrıca çocukların spor eğitiim ve müsabakaları için ayrılmış Aşağı Gymnasion vardır.

IMG_6410.JPG

Çoğunlukla sporcuların kullandığı bu tapınağın duvarlarına başarılı olan ve yarışmalarda ödül alan sporcuların isimleri kazınmıştır.

SUR DIŞI

Şehir II.Eumenes (M.Ö 197-159) zamanında şehir surlarının dışına, tepenin eteklerine, oradan da Bakırçay Ovası’na doğru genişlemiştir. Sur dışında kalan kısımda Kızıl Avlu (Bazilika) ve Asklepios kutsal alanı en önemli yapılardır.

Hekimlik tanrısı Asklepios adına yapılan bir tapınak, tıp okulu ve hastanedir. Hatta tarihteki ilk büyük hastane kabul edilir. Dönemin en itibarlı tıp okullarından biri olan Asklepios’ta bir çok yeni ilaç ve tedavi tekniği kullanılmıştır: Bitkisel ilaçların yanı sıra, ilk defa güneş, su ve çamur banyoları, müzik, spor ve hatta telkin yoluyla tedavi, pisikoterapi burada uygulanmış ve bazı ameliyatlar ilk olarak bu merkezde denenmiştir. Özellikle mental hastalıklar konusunda uzmanlaşan, 2000 hasta kapasiteli hastane, sadece Pergamon şehrine hizmet vermemiş uzak diyarlardan gelen hastaları da kabul etmiştir.

354224,izmir-bergama-asklepion01jpg.png

foto by: TC Kültür ve Turizm Bakanlığı

KÜLTÜR VARLIKLARI VE MÜZELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ SİTESİ

https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44101/izmir-bergama-muze-mudurlugu.html

bb.jpg

AYRINTI

İki Yılan

Tıbbın sembolü kabul edilen iki yılan ilk Askepolis’in sembolü olarak kullanılmıştır. Hikaye o ki: iyileşme ihtimali görünmeyen hastaları kabul etmeyen hastanenin, bu sebeple kabul etmediği bir hasta, süt içen ve zehirleri bulaştıktan sonra sütü kusan iki yılan görmüş. “Madem öleceğim acı çekmem” düşüncesi ile zehirli sütten içmiş. Kısa sürede tamamen iyileşmiş. Durumu Askepolis’teki hekimlere de anlatmış. “Zehrin yeri geldiğinde ilaç olabileceği” fikri buradaki bilim insanlarının ufkunu açmış. Hastanenin hekimlerinden Galen bu bakış açısının kıymetini vurgulamak için, hastanenin sembolünün çifte yılan olmasına karar vermiş. Zamanla bu sembol sadece bu hastaneyi değil, tüm tıp alemini kapsayan bir ambleme dönüşmüş.

aesulapian-staff-308784_1280.png

Roma İmparatoru Hadrian zamanında Serapis Tapınağı olarak inşa edilmiştir. Hristiyanlığın kabulü ile St Jean’ın yolladığı, “7 ayrı şehre birer klise açılması” talimatını içeren mektuplardan biri Pergamon’a gelince yapı kliseye çevrilmiştir. Böylece burası ilk 7 kiliseden biri haline gelmiştir. Pergamaon’un en büyük yapısıdır. Yapımında kullanılan ve şehrin mimarisinde pek de alışık olunmayan kırmızı tuğlalar sebebi ile Kızıl Avlu olarak anılmaktadır. Günümüzde iki kulesi olan yapının bir kulesi cami olarak kullanılmaktadır. Yapının  kalanı ise müze statüsündedir.

Eğer tarihe meraklıysanız İzmir Bergama’daki Pergamon sizi etkileyecektir, şüphem yok. Ben kent kadar kurulu olduğu tepeden, Bakırçay Ovası’nın muhteşem manzarasını da çok sevdim. Gidilmeli görülmeli derim. “Ne zaman?” derseniz; biz baharda geldik. Kentin heryeri kır çiçekleri ile kaplıydı. Ağaçlar çiçek açmış ve etrafınızı çevreleyen yeşilin her tonuna sahip dağlar... Nisan bu kent için tam doğru zaman. Eğer arabanızla gelmeyecekseniz. Bergama’dan Antik Kent’e teleferik var.

IMG_6281.JPG
bottom of page